The Academys Kurucusu Burak Çevik ile Espor Üzerine
5 min readEspor alanında faaliyet gösteren Türkiye’nin ilk espor eğitim şirketi The Academys’in kurucusu Burak Çevik ile espor üzerine… The Academys in hikayesinden bahseden Çevik, espor ile ilgili düşüncelerini espor.online ‘a dile getirdi.
‘’Spor kulüpleri bu sektörü görmezden gelemiyor, gelemeyecekte’’
- Bize The Academys’in hikayesinden kısaca bahseder misiniz?
The Academys’i kurmadan önce hayalim olan meslek spikerlikti. Bunu başardım lakin başarırken çok fazla mental ve maddi sıkıntı yaşadım. İş öğrenmek isteyen birinin karşılaştığı bu zorluklar hiç normal değildi. Bunu değiştirmek için ilk olarak dostum Boğaçhan Aydın’ın da desteği ile birlikte, Shoutcaster Academy’i kurdum. Kimse yaşadığım zorlukları çeksin istemiyordum. Dünyada ilk kez bir espor spikerlik eğitim şirketi açılıyordu ve dürüst olmak gerekirse sektörde böyle bir hizmete pek hazır değildi. Ardından sektörün bizi daha rahat tanıyabileceği Turnuva, Prodüksiyon gibi klasik işlere de yöneldik ve böylece The Academys’i hayata geçirdik. Hepsi aslında eğitim vermeyi kolaylaştırmak için yapıldı.
- The Academys ’in espor alanında birçok hizmet verdiğini biliyorum. Bu hizmetlerden biraz bahsedebilir misiniz?
Oklarını tamamen global pazara çevirmiş bir şirketiz, ana odağımız eğitim lakin bunun haricinde taslak projelerden uzak içerikler, turnuvalar, etkinlik dizaynı, sosyal medya yönetimi, yıldız yaratımı, markalaştırma gibi 12 farklı alanda hizmet veriyoruz. En büyük özelliğimiz ise seed yatırımlar yaparak sektörü büyütmeye çalışıyoruz. Hiçbir genç 40-50 Bin lira bulamadığı için şirket kurmaktan vazgeçmemeli. Biz bir saat daha fazla çalışırız ama inandığımız projeye bunu sağlarız. Hizmetimizin markalardan ziyade kültüre olmasını arzu ediyorum.
- Farklı oyunlarda birçok turnuva düzenliyorsunuz. The Academys ‘in düzenlediği turnuvalarda yer alacak takımlarda hangi kriterleri istiyorsunuz?
Turnuva dediğimiz kavramı kendi içinde 3’e ayırıyoruz. Profesyonel espor takımlarının katıldığı, topluluk-Espor karışımı ve sadece topluluk turnuvaları. Bu turnuvalarda katılan takımların daha çok isimlerine dikkat ediyoruz. Her hangi bir şekilde ırkçılık, cinsiyetçilik, hakaret gibi olaylar olmamalı. Bunun haricinde turnuvalarımızı herkesin deneyimlemesini istiyoruz
- Turnuvada yer alacak takımlar daha çok hangi illerden katılıyor?
Türkiye gerçekten bu konuda bir hazine, bir birinden çok farklı kültürler barındıran bir ülkeyiz. Turnuvaya katılan şehirlerde birbirinden çok farklı bölgelerde. İstanbul, İzmir ve Ankara’yı bir kenara koyduğumuzda, Adana, Diyarbakır ve Antalya’da büyük bir kitle bulunuyor.
- Turnuvaya katılan oyuncular da herhangi bir yaş sınırı var mı?
Yasal olarak devletimizin ve oyunun kendi koyduğu yaş sınırı bizim turnuvalarımızda da oluyor. Örnek vermek gerekirse: Şiddet unsurları içeren oyunlara 15 yaşın altındaki çocukların gelişimini, psikolojisini, sosyal çevresindeki davranışları etkileyebilecek içerikler barındırıyor.
- Türkiye’de espor’a gerekli yatırımın yapıldığını düşünüyor musunuz?
Espor dediğimiz kavram çok geniş. Türkiye’de hızla büyüyen bir yatırım mevcut lakin burada asıl yapılması gereken şey yatırımın doğru yere yatırılması. Bunun ne yazık ki doğru ilerlediğini düşünmüyorum. Etkinliklere değil önce oyuncuya önce eğitime yatırım yapmak zorundayız. Yani kısaca, “gerekli” yatırımın yapıldığını düşünmüyorum. Nicelik olarak değil nitelik olarak.
- Malumunuz espor yeni gelişen bir sektör ve hızla büyüyor. Ülkemizde aileler bu yeni spor dalına biraz temkinli. Bu durumu neye bağlıyorsunuz?
Bu çok normal bir süreç, benim ailem ilk başta temkinli yaklaşırken şu an annem ve ablam yayıncılık hayatlarına devam ediyor. Ablam espor sektöründe çalışıyor. Burada en önemlisi ailelere esporu doğru anlatabilmek. Espor sadece oyunculuktan oluşmuyor bunu doğru anlatabildiğimizi düşünmüyorum organizatörler olarak. Bunun haricinde esporculuğu tüm gün bilgisayar başında oturmak zannedenler de var. Halbuki tam aksine çok aktif bir sosyal yaşantısı var espor sektörünün.
Eğitim tarafında hedef kitlemizin sadece y-z kuşağı ile sınırlı olmamasının sebebi de bu. Hedef kitlemizde aileler de var. Özellikle 17 Eylül Bandırma Üniversitesi ile yaptığımız yeni partnerlik ile bu konuda güzel çalışmalar yapmayı hedefliyoruz.
- Galatasaray, Fenerbahçe Beşiktaş gibi büyük spor kulüplerimiz espor takımlarını kurdular. Sizce diğer spor kulüpleri de espor takımı kurmalı mı?
Spor kulüpleri bu sektörü görmezden gelemiyor, gelemeyecekte. Karagümrük, Göztepe gibi kulüplerinde katıldığını gördük. Daha fazlasını da göreceğiz. Espor kulübü gerçekten çok büyük masrafları olan bir olay, Senelik olarak minimum bazda yarım milyon lira gidiyor. Espor kulübü yönetimi ise bambaşka olay bu konuda kesinlikle birçok kulübün yardım alması gerekiyor. Karagümrük ve Fenerbahçe’yi çok başarılı buluyorum bu konuda.
- Ülkemizde birçok belediye espor organizasyonu yapmaya başladı. Bazı belediyeler kendi takımlarını da kurdurlar. Bunun espor’a nasıl bir katkı yapacağını düşüyorsunuz?
Belediyeler arası lig çalışması için kollarımızı şimdiden sıvadık, çok güzel bir proje gelecek orada. Özellikle devlet erkanlarının burayı keşfetmesi ve desteklemesi ekosistem de oyuncu havuzunu, canlı yayınları ve sponsorları bir hayli arttıracaktır. Burada da ne yazık ki çok kaotik bir yönetim mevcut şu anda. Bir yanda milyonlarca liralık yatırım yapan bir belediye varken bir yanda çok komik bütçelerle birçok şey isteyen belediyeler var. Popülerizmin etkisi ile gelen Belediyelere bu kültürü çok iyi anlatmamız gerekiyor. Espor kimsenin oy kazanabileceği bir yer değil, bu çok zor. Gençlere yanınızdayız demek istiyorsanız, onları anlamak istiyorsanız bu yatırımları yapmaları gerekiyor. Açılan diğer spor branşlarından daha büyük ve daha aktif bir kitleye seslenebiliyorlar.